Yazar: Zafer TEMİZ

Enerji sanayileri geliyor…

Enerji sanayileri geliyor... Çatı tipi santrallar ve mini Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ile köy ve ilçelerin kendi enerjisini üreteceğini söyleyen Global Enerji Derneği Başkanı Murat Dilek, “Buralarda enerji sanayileri oluşacak” dedi. GÜYAD Genel Sekreteri Berke Aygün ise güneşteki gelişmelerin yeni yan sanayiler oluşturduğunu söyledi.

TÜRKİYE enerjide dışa bağımlılığı azaltmak ve arz güvenliğini sağlamak için yeni adımlar atıyor. Bunlardan en önemlisi de yenilenebilir enerji türlerine yapılan yatırımlar. Türkiye’nin enerji üretimini Doğu ve Güneydoğu bölgelerindeki santrallar sırtlarken tüketim ise Marmara Bölgesi’nde yoğunlaşıyor. Bu da bölgeleri arasında üretim ve tüketim dengesizliğine yol açıyor. Ancak güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji türlerinden üretilen elektriğin hızla artması bu dengesizliğe bir çözüm getiriyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının mevsimsel koşullardan etkilenmesine rağmen birbirlerini yedeklerini belirten Global Enerji Derneği Başkanı Murat Dilek, “Güneş santralları yağmurlu havada bir üretim kaybı yaşıyor ancak bu sefer HES’lerdeki üretim miktarı artıyor. Ayrıca bu süreçte çok şiddetli bir rüzgar olmazsa rüzgar santralları üretmeye devam ediyor. Jeotermal ve biyokütle enerjisi de giderek daha fazla üretim kapasitesi ile buraya destek oluyor” ifadelerini kullandı.

KÖY VE İLÇELER
Özellikle evlerdeki ve sanayi tesislerindeki çatı tipi santralların kurulması ile Türkiye’nin enerjide dağınık bir yapıya geçtiğini söyleyen Dilek, “Artık Türkiye’nin bu alanda yeni bir yolu var. Her ev, her iş yeri ve fabrika artık kendi elektriğini kendisi üretebilecek. Bu üretim ve tüketimdeki dengesizliği ortadan kaldırırken Türkiye’nin enerji faturasında da büyük bir düşüşe neden olacak. Türkiye’de 9.5 milyon bina stoğu var ve 1.2 milyar metrekare çatı alanı bulunuyor. Bunun 600 milyon metrekaresi ev tipi çatıda. 500 milyon metrekaresi endüstriyel çatılarda. Kalanı da kamu binalarında. Bizim asıl hedefimiz bunun ilk olarak sanayide başlaması” şeklinde konuştu. Dilek, “Mini YEKA’larla Artık her ilçe ve köyün kendine ait bir üretim santralı olacak. Bu aynı zamanda bir üretim ve yedek parça sanayisinin de oluşması demek” diye konuştu.

ENERJİNİN YÜZDE 31’İ HES’LERDEN
2019 yılı ilk yarısı itibarıyla Türkiye’nin kurulu gücü 90 bin megavat oldu. Bunun yüzde 31.4’ü hidrolik enerji, yüzde 29’u doğal gaz, yüzde 22.4’ü kömür, yüzde 8’i rüzgâr, yüzde 6’sı güneş, yüzde 1.5’i jeotermal ve yüzde 1.7’si ise diğer kaynaklardan oluşuyor.

GÜNEŞTE ÜRETİM AĞI
YENİLENEBİLİR enerjideki yatırımların aynı zamanda tesislerin kurulduğu bölgelerdeki istihdamı arttırdığı ve özellikle güneşte yan sanayi oluşmasına neden olduğunu söyleyen Güneş Enerjisi Yatırımcıları Derneği (GÜYAD) Genel Sekreteri Berke Aygün, “Güneş enerjisinde bir üretim ağı oluşuyor. Kalyon Enerji Karapınar’daki tesisi için Ankara’da entegre panel üretimi fabrikası kuruyor. EkoRE tarafından Niğde’de 650 milyon dolarlık yatırımla yüksek verimliliğe sahip panel üretim tesisi inşa ediliyor. Smart Energy Gebze’de 800 megavat kapasiteli tesisinde, Elin Ankara’da, Solartürk Gaziantep’te, Gazioğlu Solar ise Tekirdağ’da uzun süredir üretim yapıyor” dedi. Ayrıca rüzgar tarafında da LM Wind Power Bergama’da büyük bir fabrikada üretim yaparken Siemens Gamesa da İzmir’de yeni bir üretim tesisi kuruyor. Mimsan ise biyokütle enerjisi için kazan üretimi yapıyor.

Kaynak: Hürriyet.com.tr

Apartmanda Yaşıyorum Güneş Enerjisi Kurabilir Miyim?

 

çatı tipi güneş enerjisi

Kesinlikle evet… Güneş enerjisinden elektrik üretimi konusunda maalesef şöyle bir algı var…“Geniş bir arazi olmalı.” , “Çok param olmalı.” veya “Müstakil ev olacak ki ancak güneş enerjisi kurabileyim.”

Bazı noktalarda haklı olmakla beraber bu söylenenler birer zorunluluk değildir. Maalesef bilinçaltımıza işlemesi için mi yoksa tesadüfen mi bilinmez ama nedense medyada güneş enerjisi konusu konuşulurken arka fonda sadece büyük tarlaların görünüyor olmasının çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Bu makalede apartmanda yaşıyorum güneş enerjisi kurabilir miyim? Diyenler için bazı detaylar anlatıyor olacağım.

Apartmanda Güneş Enerjisi Sistemi Kurulum Çeşitleri:

Öncelikle en basit uygulamadan ve fiyat olarak da en uygun olan çözümden bahsetmek isterim. Balkon tipi solar enerji kurulumu . Sadece bir adet solar panel ve bir adet mikro invertör ile kurulabilecek ve evimizin elektrik faturasını 20-30 TL civarında düşürebilecek bir çözümdür. Alanınız varsa ve sistem hoşunuza giderse ikinci paneli alıp tasarrufunuzu daha da arttırabilirsiniz.

Daha büyük bir solar sistem kurabilir miyim?

Tabi ki mümkündür. Apartmanınızın çatısına güneş enerji santrali kurarak evinizin enerji ihtiyacının tamamını hatta fazlasını üretebilir. Enerji fazlasını satıp gelir elde edebilirsiniz. (Satış odak noktanızda olmasın ticari olarak büyük kazançlar elde etme devri bitti diyebiliriz). Apartman çatısına sistem kurabilmek için çatıda hakkı olan tüm apartman sakinlerinden izin almanızda gerekecek. Sonuç olarak yapabilir misiniz evet yapabilirsiniz. (Her ev sakini için kurulabilecek üst sınır 10 kW’tır . 150-200 TL bandında bir fatura geliyorsa 2-3 kW kapasite sizin için yeterli olacaktır.)

Tavsiye ettiğim en ideal apartman kurulum şekli:

Bu konuda en mantıklı çözüm bugünkü şartlarla , apartmanın ortak giderleri için güneş enerji santrali kurmak ve asansör, havuz, aydınlatma, kamera vb. tüketeçlerin harcamalarını sıfıra indirmek ve elde edilecek enerji fazlasının şebekeye satışı ve apartmana gelir elde edilmesidir. Bunun yasal altyapısı şuan vardır ve karar verdiğinizde bu kurulumu gerçekleştirebilirsiniz.

Sonuç olarak;

Apartmanlarda da güneş enerji santrali kurulabilir ve bu konu bilinenin aksine çok yüksek bedeller ile yapılmamaktadır. Dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi apartmanınızın iskanlı olması ve kurulum yapılacak çatının statik olarak gelecek ağırlığa uygun olduğunun kanıtlanmasıdır. Süreçte size ekstra masraf çıkaracak kalemler bunlar olabilir. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki ; çatının haricinde binanın cephesine de kurulum yapılabilir ve çok güzel görünümlü ve kendi enerjisini üreten binalar ortaya çıkabilir. Güneş enerjisinden elektrik üretimi esnek bir yapıya sahiptir. Kesinlikle şöyle olmalı , böyle olmalı gibi keskin çizgiler bulunmamaktadır.

Kaynak: EnerjiPortali

 

Güneş Paneli Gölgeli Şartlarda Nasıl Çalışır?

güneş enerjisinden gölgeleme

Güneş enerjisi sistemi kurarken belki de en dikkat etmemiz gereken konuların başında kuracağımız yerin uygunluğu gelmektedir.

Gölge olan bir alana güneş panelleri kurduğumuzda , gölgenin panel üzerinde kapladığı alana göre ciddi üretim kayıpları mümkündür. Güneş enerji santrali uzun soluklu bir sistem olduğunu her fırsatta belirtiyoruz, bu uzun süreçte gölge kaynaklı kayıplar yatırımımızın geri dönüş süresini uzatacaktır. Güneş paneli gölgeli şartlarda nasıl çalışır? Kesinlikte eksik çalışır. Gelişen teknoloji ve güneş panellerine yansıması ile gölge konusunun kaçınılmaz olduğu şartlar için minimum kayıpla bu problemi ortadan kaldıracak solar paneller de bulmak mümkündür (şimdilik ülkemizde satışta değil). Öte yandan kullanacağımız dizi invertörün küçük modül ekipmanlarla geliştirilmesi veya optimizerli invertör tercih etmek veya mikro invertör tercih etmekte çözümler arasındadır.

Gölge Solar Panellere Ne Yapıyor?

Tam olarak üretimi çökertiyor diyebiliriz. Özellikle dizi inverterlerde (Türkiye’de kullanılan inverterlerin büyük kısmı olan inverter çeşidi) panellerin seri olarak bağlanması ile sistem çalışmaktadır ve seri bağlantı içerisinde gölgeye maruz kalmış panel diğerlerini de aşağıya doğru çekerek üretimin ciddi olarak düşmesine neden olabiliyor. (Deneyimizde görebilirsiniz.) Bunun çözümü tabi ki mümkün ancak ilk yatırım maliyetinizi biraz arttıracaktır.

Solar panellerin içerisinde by-pass diyod adı verilen malzemeler bulunmaktadır. Amacı herhangi bir gölge durumunda tüm panelin değil de sadece belli bir kısmını kaybetmek üzerine bir mantığa dayanmaktadır. Örnek ile açıklayalım; standart bir panel 60 hücreden ve 3 adet by-pass diyod tan oluşmaktadır . Küçük bir gölge geldiğinde panelin tamamı yerine 20 hücrelik bir kısmı üretimden düşer ancak by-pass diyod sayesinde seri bağlantı diğer seri hücrelere aktarılır yani 40 hücre üretmeye devam eder.. Diyodlar olmasa tüm hücreler ciddi oranda üretim düşüşüne maruz kalacaktır.

Pratik Bir Çözüm Var Mı?

Solar panellerin montaj şekli dahi önemli bir etkendir. Gölgenin oluşma şekline göre bazen sadece dikey yerine yatay olarak monte etmek bile gölgelenme kayıplarını minimize edecektir. Ama unutulmaması gereken en ideal koşul , gölgelenmenin hiç olmadığı bir alana kurmaktır.

Kullanılacak İnvertör Seçimi

Gölgenin kesinlikle olacağı bir santral için ; Dizi inverteri tek başına kullanmak yerine modül temelli optimizerlerini kullanmak yararlı olacaktır. Mikro inverter ile tek tek veya ikili olarak panelleri bağlamakta bir diğer çözümdür. Böylece herhangi bir gölge diğer panellerin üretimini etkilemeyecektir. Bir diğer çözüm ise optimizerli inverter adı verilen dizi inverterden tamamen farklı bir yapıda çalışan inverter kullanmaktır.

Solar panellerin hepsinde 3 bypass diyod mu var?

Solar paneller teknolojik gelişmelerden elbette nasibini alıyor. Yeni nesil panellerde daha fazla bypass diyodu . 20 hücreden oluşan 3 alanlı yapıdan farklı olarak 6 alanlı veya daha fazla alanlı panellerde bulunmaktadır. 18 ayrı bölümden oluşan solar paneller bile ticari olarak satışta ( ama maalesef Türkiye’de yok henüz ).Bunun dışında her hücre için bypass diyodlu çözümler dahi bulunmaktadır

Sonuç olarak; güneş enerjisinde kullanılan invertörlerin verimleri ciddi oranda arttı. Solar panellerde verim konusu ciddi anlamda çok arttı. Hücre verimliliğinin artmasıyla ve gölgeden etkilenmeyen panellerin hayatımıza girmesiyle “verim” konusu bambaşka bir hal alacaktır. Solar paneller gölgeden hiç hoşlanmamaktadır ve eğer imkanınız varsa bu ikiliyi hiçbir zaman buluşturmayın.

Kaynak: EnerjiPortali Köşe Yazarı : Kerem ÇİLLİ

Japon Firması İzmir’ de Rüzgar Türbini Ekipmanı Üretecek

İZMİR (Enerji Portalı) – Japon firması Hamax Co. Ltd., İzmir’de rüzgar türbini ekipmanı üretmek için Türk rüzgar ekipmanı üreticisi Ateş Çelik ile ortaklık yaptı.

Hamax Co. Ltd. ve Ateş Çelik arasında kurulan ortak girişim şirketi Hamax Europe, Japon firmasının rüzgar enerjisi sektöründe işinin Türkiye ve Avrupa’ya yayılmasını sağlayacak.

Faaliyetlerine önümüzdeki yıl Ocak ayında başlayacak ve Nisan ayında üretime başlayacak olan ortak girişim, rüzgar türbinleri için yüksek gerilim bağlantı elemanları ve cıvatalar üretecek.

Üretim fabrikası, İzmir’in Kemalpaşa ilçesinde, şehir merkezine yaklaşık 29 kilometre mesafede olacak.

Bu fabrika, yaklaşık 15 yıl önce ABD – Teksas’taki ilk yurt dışı fabrikasını kurduktan sonra Japonya dışındaki Japonya’daki ikinci şirket olacak. Japon firmanın kendi ülkesinde de hali hazırda beş fabrikası var.

Hamax CEO’su Kohhei Hamada, rüzgar pazarının 90 yıldan fazla bir süre önce Nagazaki’de kurulduğunu, ancak ülkede yeteri kadar büyük potansiyel olmadığı için oranın ana endüstrisi olmadığını söyledi. Bununla birlikte rüzgar ekipmanı pazarı, Japonya’daki pazarın neredeyse % 10’unu oluşturuyor.

Şirketin rüzgar sektöründeki odağı yurt dışı pazarında olan Hamada, bu devasa pazarı kapsayacak şekilde Teksas’taki fabrikasını kurması ve özellikle Avrupa’da küresel pazarlara açılmasını hedeflediğini belirtti.

“Türkiye, Avrupa pazarına genişlemek için en iyi konuma sahip!”

Hamada, beş veya altı yıl önce Türkiye pazarına ilk girişinde de Türk ortağı Ateş Çelik ile bir araya geldiğini hatırlattı ve şu açıklamalarda bulundu:

“Türkiye’nin yalnızca iç pazarda ürünlerimizi satmak için değil, Avrupa pazarına genişlemek için de en iyi konuma sahip olduğuna karar verdik. Türkiye, ABD’den sonra yatırım yaptığımız ikinci yerdir.”

Yatırım kararını geçen yıl vermiş olan Hamada, Türkiye ve İzmir’e doğrudan yabancı yatırımları teşvik eden resmi ve destekleyici devlet kurumu olan İzmir Kalkınma Ajansı’nın “İzmir’e Yatırım” şubesiyle yakın temas halinde olduklarını açıkladı.

Hamada’ya göre, İzmir bu yatırım için tercih edilen bir limandı. Çünkü şirketin Nagasaki’nin ülkesine benzemekle kalmıyor, aynı zamanda Avrupa’ya ve uluslararası ihracatla baş edebilecek sağlam bir altyapı sunuyor.

Hamada, İzmir’in potansiyel müşteriler için yatırım cazibesi sunduğunu ve aynı zamanda Ateş Çelik’le buluştuğunda gün ışığına çıkan yerel tedarikçilerin olması açısından da çok avantajlı olduğunu belirterek, “Biz burada (İzmir’de) çok rahat hissediyoruz. Çok arkadaş canlısı.” dedi.

“İlk aşama, 1 milyon dolardan fazla yatırıma sahip!”

Ayrıca, uzman mühendisleri başta olmak üzere, yatırım hedeflerine ulaşmada şirketi destekleyecek İzmir ve Ateş Çelik’te kalifiye işgücünü selamladı.

Hamada, Ateş Çelik’in bizlerle aynı alanda uzmanlaşmış mühendisleri var. Sanırım Ateş Çelik ile bu konuda işbirliği yapabiliriz. Fakat şirketi kurduktan sonra, belki de bazı ana kilit mühendisleri buraya gönderebiliriz.” dedi.

Ateş Çelik Yönetim Danışmanı Evren Güldoğan, rüzgar enerjisi sektöründe öncü firmalardan biri olan firmalarının rüzgar enerjisi santralleri için kule ve jeneratör ürettiğini söyledi. Ayrıca şunları ekledi:

“Rüzgar sektöründeki iç sanayinin hükümetimizin hedefleri doğrultusunda gelişmesine ve şirketimizin stratejisine paralel olarak dikey entegrasyon sağlayarak müşterilerimiz için yarattığımız katma değeri arttırmamız için çok önemli bir yere sahiptir.”

Güldoğan, Hamax Avrupa üzerinden yapılan bu yatırımın, şirkete Japon teknolojisini ve teknik bilgisini Türkiye’ye getirmesinde ve yerel talebi karşılamada kritik öneme sahip olduğunu belirtti ve şu bildirimi yaptı:

“Yatırımın, her biri yeni bir ürünün tanıtımını ve üretimini göreceği birkaç aşamadan oluştuğunu söyledi. 1 milyon dolardan fazla yatırıma sahip olan ilk aşamada rüzgar türbinleri için krank cıvatalarının üretimini göreceksiniz.”

Kaynak: EnerjiPortali

Petrol ve doğal gaz şirketleri temiz enerjiye yönelmeli

Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, dünyada enerji sektörü kaynaklı karbondioksit emisyonu geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 1,7 artışla 33 gigatona yükselerek tarihi zirveyi gördü.

Küresel sıcaklığın artmasında emisyon salımı büyük rol oynuyor. Fosil yakıtlara yapılan yatırımın devam etmesi durumunda 2030-2052 yılları arasında küresel sıcaklık artışının 1,5-2 dereceyi bulacağı tahmin ediliyor.

Uzmanlar, dünyada sıcaklık artışının 2 dereceye ulaşması halinde eriyen buzulların deniz seviyesini yükselteceğini, kıtaların kısmen su altında kalacağını, tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin ciddi ölçüde etkileneceğini öngörüyor. Ayrıca sıcaklık artışının bütün canlıların yaşamı üzerinde olumsuz etkileri olacağı belirtiliyor.

Bu doğrultuda, Nisan 2016’da iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve küresel sıcaklık artışını 2 derecenin altında tutmak için 195 ülke bir araya gelerek Paris Anlaşması’nı imzaladı. Anlaşma kapsamında ülkelerin emisyon seviyelerini düşürmek için hedef koymaları ve bir yol haritası belirlemeleri bekleniyor.

Uluslararası sivil toplum örgütü Global Witness’in “Petrol ve Doğal Gaz Sektöründe Yatırım Fazlalığı Riski” raporuna göre, gelecek 10 yılda petrol projelerine 3,3 trilyon dolar, doğal gaz projelerine de 1,6 trilyon dolar yatırım yapılacak.

Raporda, gelecek on yıla dönük planlanan petrol ve doğal gaz yatırımlarının küresel ısınmayla mücadele hedefleriyle uyumlu olmadığı belirtiliyor.

HÜKÜMETLER FOSİL YAKIT PROJELERİNİ ÖNLEMELİ

Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Enerji Kaynakları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Daniel Kammen, AA muhabirine, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve emisyon salımını düşürmek için fosil yakıt şirketlerinin projelerinde çeşitlendirmeye gitmeleri gerektiğini ifade etti.

2050’ye kadar fosil yakıt kullanımının sonlandırması gerektiğini dile getiren Kammen, şirketlerin bu projelere yatırım yapmak yerine temiz enerji teknolojilerine öncelik vermelerinin daha karlı olacağını kaydetti.

Kammen, petrol ve doğal gaz projelerine yatırım yapmanın canlıların sağlığını tehdit ettiğine işaret ederek, “Fosil yakıt şirketlerinin uzmanlıklarını yenilenebilir enerji ve depolama gibi alternatif yatırım alanlarına yönlendirmeleri daha doğru olur.” dedi.

Şirketlerin devlet izinleri doğrultusunda proje geliştirebildiklerini aktaran Kammen, Paris Anlaşması’yla uyumlu ilerlemek için hükümetlerin petrol ve doğal gaz projelerini onaylamamasını önerdi.

Kaliforniya Üniversitesi Los Angeles Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Edward Parson da gelecek 50 yılda fosil yakıt üretiminin neredeyse tamamının biteceğini vurgulayarak, “Şirketlerin yatırımlarını fosil yakıtların dışındaki kaynaklara yönlendirmesi gerekiyor. Sektörde büyük bir değişim olacak. Bazı petrol şirketleri ancak karbon emisyon teknolojileri alanında uzmanlık geliştirirlerse ayakta kalabilecekler.” ifadelerini kullandı.

Temiz enerji teknolojilerinin fosil yakıtlara kıyasla daha maliyetli olduğunu ve şirketlerin yatırımcılarından gördükleri baskıyla çevre dostu kaynaklara yönelmelerinin kolay olmayacağını aktaran Parson, bu noktada hükümetlerin devreye girmesinin süreci kolaylaştırabileceğini söyledi.

Parson, hükümetlerin fosil yakıtların iklim değişikliğine olan etkilerini azaltmak için bazı yasaları yürürlüğe koymaları gerektiğinin altını çizdi.

ŞİRKETLER TEMİZ ENERJİ PROJELERİNE YATIRIM YAPMALI

Oxford Üniversitesi Sürdürülebilir Finans Programı Direktörü Doç. Dr. Ben Caldecott, uzun vadeli fosil yakıt projelerinin büyük çoğunluğunun Paris Anlaşması ve iklim değişikliği mücadelesiyle uyumsuz olduğuna işaret ederek, “Uluslararası petrol ve doğal gaz şirketleri, iklim değişikliği, elektrikli araç gibi yeni teknolojik gelişmeler ve ulusal şirketlerden gelen rekabetten kaynaklanan yapısal zorluklarla karşı karşıya kalıyor. Şirketler nakit akışlarını, yatırımlarını çeşitlendirmek için kullanmalı.” değerlendirmesinde bulundu.

Wood Mackenzie Kıdemli Analisti Valentina Kretzschmar ise enerji piyasasında temiz enerji kaynaklarına olan ilginin giderek arttığını böylece petrol ve doğal gaz şirketleri için uzun vadeli yatırım planlaması yapmanın daha zor hale geldiğini kaydetti.

Bazı petrol ve doğal gaz şirketlerinin temiz enerji projelerine de yatırım yapmaya başladıklarını ama bu dönüşümün çoğu şirket için zor olacağının altını çizen Kretzschmar, “Projelerini çeşitlendirme ihtimali düşük olanlar dahil bütün petrol ve doğal gaz şirketleri enerji sektöründeki değişime hazırlanmalı. Uzun vadeli yatırımlar için sermaye belirlerken çeşitli karbon emisyon senaryoları incelenmeli ve farklı senaryolarda ortaya çıkacak kar payları değerlendirilmeli.” ifadelerini kullandı.

 

Kaynak: Haberturk.com